Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası(EĞİTİM-SEN) ÖSYM'nin Lisans
Yerleştirme Sınavlarında açık uçlu sorular sorması ile ilgili
çekincelerinin olduğunu belirten bir açıklama yaptı.EĞİTİM-SEN
Genel Merkezi'nden yapılan açıklamanın tam metni şöyle;
ÖSYM, üniversiteye giriş sınavlarının
ikinci aşaması olan Lisans Yerleştirme Sınavı’nda “açık uçlu” soruların
yer alacağını ve bu soruların bu yıl yapılacak sınavda sorulacağını
duyurdu.
Bu kapsamda, LYS-1 Matematik
testinde 3 soru, LYS-2’de Fizik, Kimya, Biyoloji testlerinin her
birinde 1’er soru, LYS-3’te Türk Dili ve Edebiyatı testinde 2 soru,
Coğrafya-1 testinde 1 soru, LYS-4’te Tarih testi ve Coğrafya-2 testinin
her birinde 1’er soru, Felsefe grubu ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
testinde tüm adaylar için ortak olan 1 soru ve Yabancı Dil testinde ise 3
sorunun “kısa cevaplı” sorulardan oluşacağı belirtildi.
Açık
uçlu sorulara verilecek yanıtların bir kelime veya sayıdan oluşacağının
belirtildiği sistemde yanıtlar, cevap anahtarına harf harf ya da rakam
rakam tek tek kodlanacağı, el yazısı veri tabanı oluşturulduktan sonra
ise adayların yanıtları el yazılarıyla doldurabileceği ifade edildi.
ÖSYM tarafından getirilen bu sisteme dair kaygılarımıza gelecek olursak;
- Açık
uçlu soruların yanıtlanması, adayın sorudaki konuya ne kadar hakim
olduğunu doğrudan gösterecektir. Ancak bu soru tipi, ezberci eğilimi
güçlendirme riskini de beraberinde getirebilecektir. Bununla birlikte
açık uçlu sorularla öğrencilerin analitik analiz yapabilecekleri
sonuçlar elde edilmek isteniyorsa eğitim programının da buna uygun
dönüştürülmesi gerekmekte, öğrencilerin müfredattaki konu başlıklarını
geniş bir perspektiften değerlendirebilecekleri, özgürce sorgulayıp,
özgürce kendilerini ifade edebilecekleri bir eğitim sistemi
yaratılmalıdır. Halihazırdaki eğitim sistemi bu beklentiyi karşılamaktan
uzak, tek tipçi, baskıcı, ayrımcı, eşitsizlikçi ve yasakçıdır.
- İçinde
bulunduğumuz eğitim-öğretim yılı içerisinde eğitim emekçilerinin haksız
ve hukuksuz biçimde ihraç edilmesi ya da açığa alınması eğitim
hizmetinde büyük tahribatlar yaratmış, en az bir milyon öğrenci bu
durumdan olumsuz etkilenmiştir. Bu tahribat değerlendirilmeksizin sene
sonunda yapılacak bir sınavda sistem değişikliğine gitmek, en naif
ifadeyle öğrencilere haksızlık olacaktır.
- LYS, ne yazık ki gençlerimizin hayatına,
geleceğine doğrudan etki yapacak bir sınavdır. Söz konusu sınavlarda
“ben yaptım oldu” denilerek hareket edilmesi gençlerin geleceğiyle
oynamaktır, kabul edilemezdir. Bu nedenle yapılacak değişikliklerin
Eğitim Fakültelerinden, bilim insanlarından, sendikalardan ve doğrudan
gençlerden alınan görüşler doğrultusunda hazırlanması, sonuçlarının iyi
planlanması gerekmektedir. Halbuki “açık uçlu soru” değişikliği bu
aşamaların hiçbirinden geçirilmemiştir. Dolayısıyla ÖSYM gibi toplumda
“güven sorunu” yaşayan bir kurumun “ben yaptım oldu” demesi, toplumda
var olan güven sorununu derinleştirme riskini beraberinde getirmektedir.
- ÖSYM
tarafından yayınlanan örnek sorulardan da görüleceği üzere, cevabı
“PROTEİN” olan soru için yanıtın her harfi tek tek cevap anahtarına
kodlanacak şekilde düzenlenmiştir. Dolayısıyla bir harfi yanlış kodlayan
bir aday, soruyu yanlış yanıtlamış sayılacaktır. Böylelikle sınavlarda
öğrencileri en çok strese sokan cevap anahtarında yanlış kodlama sorunu
daha da büyük bir sorun haline gelecektir.
- Diğer sorun ise açık uçlu
sorulara yanıt verirken cevap anahtarında daha fazla kodlama yapılacak
olması nedeniyle ortaya çıkan “zaman” sorunudur. Açık uçlu soruların
öğrencilerde zamanı iyi değerlendirememe kaygısı yaratacağı ve bu
nedenle üzerlerindeki stresi artıracağı gözetilmeli, sınav süresi buna
uygun olarak belirlenmelidir.
Eğitim Sen olarak, sınav sistemi
odaklı bir eğitim sisteminden vazgeçilmesi gerektiğini her fırsatta
ifade ediyoruz. Bunun olabilmesi için eğitime bakış açısında ve eğitim
politikalarında köklü bir dönüşüme ihtiyaç vardır. Hükümetin eğitim
sistemine yüklediği ideolojik işlev ise bu dönüşümü imkansız
kılmaktadır. Bu nedenledir ki hiç değilse öğrencilerimizin,
gençlerimizin geleceğini yakından ilgilendiren bir konuda ÖSYM, YÖK ve
MEB’in daha hassas hareket etmesi ve dayatmacı politikaları terk etmesi
gerekmektedir. Eğitim Sen olarak talebimiz, yapılan değişikliklere dair
geniş bir mutabakatın aranması ve önümüzdeki eğitim-öğretim yılı sonunda
hayata geçirilmesidir.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder